MISIR PLANINA GÖRE GAZZE'Yİ KİM YÖNETECEK?

System.Web.UI.WebControls.Label / MISIR PLANINA GÖRE GAZZE'Yİ KİM YÖNETECEK? / MISIR PLANINA GÖRE GAZZE'Yİ KİM YÖNETECEK? / hamaset.com.tr

9 Mart 2025 Pazar

Çeviren:Haber Merkezi |

4 Mart'ta Kahire'de düzenlenen zirvede Arap liderler, Gazze'ye ilişkin daha önceki Arap planlarından daha ayrıntılı olan ve bu önemli soruya cevap vermeyi amaçlayan bir Mısır planını onayladı.

MISIR PLANINA GÖRE GAZZE

Yazar: Thomas S. Warrick

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Mısır’ın hazırladığı plan Hamas’ı Gazze’nin yönetiminden dışlıyor

Her ne kadar İsrail bazı kilit unsurları kabul etmeyecek ve Trump yönetimi de planı hemen eleştirecek olsa da Mısır'ın önerisi, İsrail, Filistinliler ve ABD ile Arap ortakları da dahil olmak üzere diğer hükümetlerin üzerinde çalışabileceği bir plana götürecek müzakerelerin temelini oluşturması açısından faydalıdır. Trump yönetimi öncülük etmeli ve müzakereleri ilerletmek için Mısırlıların önerdiği planı temel almalıdır.

Mısır'ın planı iki temel şartı yerine getiriyor.

Hamas'ı Gazze'nin yönetiminden dışlıyor ve Gazze sakinlerinin yerlerinin değiştirilebileceği düşüncesini masadan kaldırıyor. Bunun yerine, Gazze altı ay boyunca Ramallah'taki Filistin Yönetimi'nin (FY) himayesi altında, ancak muhtemelen kontrolü altında olmayan, Filistinlilerden oluşan teknokratik bir konsey tarafından yönetilecek.

Birleşmiş Milletler (BM) barış gücü askerleri, Filistin Yönetimi tarafından hem Gazze'ye hem de Batı Şeria'ya davet edilecek. Uluslararası bir temas grubu, bu çabayı denetleyecek. Arap hükümetleri, Gazze'nin fiziksel olarak yeniden inşasına katkıda bulunacak.

İsrail'in bu planı mevcut haliyle kabul etmemesi için pek çok neden var. Her ne kadar Arap başkentleri ve Kudüs, konseyde kimlerin yer alacağı konusunda gizli müzakerelerde bir anlaşmaya varabilseler de İsrail'in, Gazze'nin başına ismi açıklanmayan Filistinlileri getirmekten çekinmesi için sebepleri var.

İsrail ayrıca BM'nin Lübnan'daki felaket deneyimi ve İsrail'in güvenliğinin BM'deki büyük güçlerin tıkanıklığı ya da Filistin yanlısı duygular nedeniyle tehlikeye girmesi riski nedeniyle BM barış güçlerini asla kabul etmeyecektir.

 BM'nin Lübnan'da 2006 yılında kabul edilen 1701 sayılı Güvenlik Konseyi kararını uygulamadaki başarısızlığı bir yana bırakıldığında bile BM barışı koruma birimlerinin başarı sicili oldukça kötüdür. Trump yönetimi ve pek çok Demokrat, İsrail'in güvenliğini bir BM gücüne emanet etmeyi reddetmesini destekleyecektir.

Bu çemberi daraltmanın başka yolları da var.

Amerika Birleşik Devletleri, etkili askeri koalisyonlar kurma konusunda dünyadaki diğer tüm ülkelerden daha fazla deneyime sahiptir. Buna 1991'de Kuveyt'i kurtarmak için pek çok Arap devletinin katıldığı çabanın yanı sıra Bosna ve başka yerlerdeki barışı koruma koalisyonları da dahildir. Gazze söz konusu olduğunda bu, ABD'ye net bir mali maliyet getirmeden, sahada Amerikan askerlerini gerektirmeyen bir ABD müdahalesi şeklinde olabilir. Yani ABD, Arap ülkelerinin ya da diğerlerinin mali katkılarıyla finanse edilen Arap ve Avrupalı birliklerden oluşan bir güce lojistik destek, hava ikmali, istihbarat, komuta ve personel fonksiyonları sağlayabilir. (Örneğin, Gazze'nin yeniden inşası için ABD ve müttefiklerine geri ödeme yapmak üzere dondurulmuş İran varlıklarına el konulması, ABD Başkanı Donald Trump'a cazip gelecektir). Trump, 4 Şubat'ta İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile yaptığı basın toplantısında, ABD'nin bir rol üstlenebileceğini ima etse de Beyaz Saray, ertesi gün Trump'ın Gazze'de ABD askerlerini sahaya sürmeyi taahhüt etmediğini söyleyerek kapıyı kapattı.

Pentagon'da bir yerlerde bu iğneyi geçirecek bir planın var olduğuna dair işaretler var.

Trump'ın Savunma Bakanlığı'ndaki siyasi atamaları muhtemelen bu fikirden hoşlanmıyor ancak İsrail'in Gazze ile kalıcı barışını ve Trump'ın Nobel Barış Ödülü'nü güvence altına almanın tek yolu buysa, BM'yi dahil etmeden Gazze için bir barış gücü organize etmenin bir yolu var.

Ancak Netanyahu hükümeti için temel sorun, Gazze'yi Filistin Yönetimi'ne devretmeye ve bir Filistin devleti kurmaya istekli olmaması. Bu uçurum kapatılabilir ancak bu, ikinci Trump yönetiminin Orta Doğu diplomasisinin ve Arap başkentleri ile İsrail'deki liderlerin ilk ciddi sınavı olacaktır. İsrail'in “de-radikalleşme” konusundaki endişeleri göz ardı edilmemelidir.

Mısır ve diğer Arap devletleri, Hamas ve onun Müslüman Kardeşler kökenine ilişkin ciddi endişeler taşımaktadır. Filistin'in birliğinden bahsederken İsrail'in Hamas'ı ve “tek devletli” Müslüman Kardeşler çözümünün diğer savunucularını güçlendirme ihtimalinden duyduğu endişeler göz ardı edilmemeli ki bu da İsraillilerin iki devletli bir çözümü engellemek için ellerinden geleni yapmalarına neden olmaktadır.

Filistin Yönetimi “reformu” gerekli ancak zor görünüyor.

 Arap devletleri, şimdiye kadar Ramallah'ı çok ihtiyaç duyulan reformlara zorlamakta başarılı olamamışken, İsraillilerden güvenliklerini reformdan geçmiş bir Filistin Yönetimi üzerine inşa etmeleri istenmemelidir. Bunların hepsi ciddi sorunlardır ancak Gazze'nin fiziksel ve sosyal olarak yeniden inşasına başlama ihtiyacı, tüm bu sorunların çözülmesini bekleyemez. Hem güvenlikten hem de yeniden imardan sorumlu olacak ve Hamas üyesi olmayan Filistinlilerin de katılacağı uluslararası liderlikte bir geçici yönetim otoritesi, bu süreci başlatmanın tek yoludur.

Mısır'ın önerisi de diğer öneriler gibi hemen kabul görmeyecektir.

Ancak Hamas'ın yıllar süren felaket yönetiminin ardından, Mısır'ın önerisi hem İsrail'e yönelik güvenlik tehdidini hem de Gazze halkının çektiği acıları sona erdirecek savaş sonrası Gazze için uygulanabilir bir plan üzerinde yapılacak müzakerelerin başlangıç noktasını oluşturabilir.

Kaynak: Atlantik Konseyi (Atlantic Council of United States)

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.