YALNIZCA KİLİSESİ İÇİN DEĞİL BATI İÇİN DE DÖNÜM NOKTASI

System.Web.UI.WebControls.Label / YALNIZCA KİLİSESİ İÇİN DEĞİL BATI İÇİN DE DÖNÜM NOKTASI  / YALNIZCA KİLİSESİ İÇİN DEĞİL BATI İÇİN DE DÖNÜM NOKTASI  / hamaset.com.tr

26 Nisan 2025 Cumartesi

Çeviren:Haber Merkezi |

Bir tarafta yaşlanan liberal devrimciler var. Diğer tarafta ise Katolik inancını korumaya kararlı sadık kardinaller.

YALNIZCA KİLİSESİ İÇİN DEĞİL BATI İÇİN DE DÖNÜM NOKTASI  / hamaset.com.tr

Yazar: John Daniel Davidson

Çeviri: M. Hulusi Cengiz

Papa Francis'in halefini seçecek olan Papalık Konklavı yakında Roma'da başlayacak. Dünyanın dört bir yanından gelen ve 135'i oy kullanma hakkına sahip olan kardinaller şu anda Vatikan'a seyahat ediyor. Orada Sistine Şapeli'nin mühürlü kapıları ardında, yeni bir papa seçmek için gereken oturum sayısı kadar dış dünyadan kopuk bir şekilde bir araya gelecekler.

Hem kurumsal medya hem de Katolik medya yeni papanın kim olacağına dair tahminlerle dolup taşıyor. Sosyal medyanın her yerinde “papa olabilecek” kardinallerin listeleri dolaşıyor ama elbette önümüzdeki günlerde ve haftalarda ne olacağını kimse bilmiyor. Kardinal seçicilerin yüzde 80'ini Papa Francis'in kendisinin atadığı doğru olsa da, bunların hepsi Francis ile aynı ideolojik kumaştan kesilmiş liberaller değil. Ne yapacaklarını kimse tahmin edemez.

Ancak kesin olan şey, konklavın Katolikliğin iki rakip vizyonu arasında bir yarışma olacağıdır.

Bir tarafta İkinci Vatikan Konsili'nden sonra ortaya çıkan ve kilise vizyonları kesinlikle modern olan yaşlanan liberal boomers var. İkinci Vatikan'dan önce gelen her şeyin kötü olduğunu ve mihrap raylarının sökülmesinin, ikonaların satılmasının ve Gregoryen ilahisinin ve çok sesliliğin tefler ve gitarlar lehine yasaklanmasının büyük bir gelişme olduğunu düşünüyorlar. Laikler ve din adamları arasındaki farklılıkları silmeye, Kutsal Geleneği görmezden gelmeye ya da yok etmeye ve günah gerçeğini önemsizleştirmeye ya da düpedüz inkâr etmeye inanıyorlar. Francis bunlardan biriydi ve Kardinaller Koleji'nde daha pek çok kişi var. İşlerini gayretle yaptılar ve çok şey kaybedildi.

Bu tür adamlar 1960'larda ve 70'lerde, konsül sonrası Katolik Kilisesi için yeni bir gelecek kurduklarını düşünüyorlardı. Katoliklik için parlak bir modernist geleceğin yolunu açtıklarına inanıyorlardı. Ama şimdi onlar 70'li ve 80'li yaşlarında yaşlı adamlar ve devrimleri de onlarla birlikte ölüyor. Katolik Kilisesi'nde neredeyse hiç kimse onların dini modernleşme projesini devam ettirmek istemiyor. Devrimlerinin bayrağını devredebilecekleri Katolikler aramak için arkalarındaki genç nesillere baktıklarında neredeyse hiç kimseyi bulamıyorlar. Amerika'da onlarınki Joe Biden, Nancy Pelosi ve John Kerry'nin zayıf ve sklerotik “kültürel Katolikliği” - dünya görüşleri özünde Katolik karşıtı ve politikaları Katolik ahlakına hakaret olan boomers.

Diğer tarafta ise “Vatikan II'nin ruhu” nun liberalizmini reddeden daha geleneksel, teolojik olarak ortodoks ve kültürel olarak muhafazakâr bir grup piskopos var. Katolikliğin, modernitenin kaos ve karmaşasına karşı durduğu için dünya çapında yeni ve giderek daha genç din değiştirenleri cezbettiğini anlıyorlar. İleriye giden yolun geri dönüş yolu olduğunu biliyorlar, inancın zengin geleneklerinden yararlanarak yorgun modern dünyaya ışık ve hakikati anlatıyorlar. Bu kişiler, Amerika'da ve dünya genelinde Katolik inancına sadık olanların büyük çoğunluğunu temsil etmektedir.

Bunların arasında Amerika'dan Kardinal Raymond Burke ve Gine'den Robert Sarah da bulunmaktadır- bunlar uzun yıllardır Katolik doktrininin ve Kutsal Geleneğin değişmeyen hakikatini güçlü ve etkili bir şekilde dile getiren ve Batı'nın modernizmine karşı uyarıda bulunan inanç devleridir. Onlarınki, 2019 yılında Katolik Kilisesi'ne kabul edilen Başkan Yardımcısı J.D. Vance gibi yetişkinlerin Katolik inancıdır.

Bu anlamda, Katolik ilahiyatçı Chad Pecknold'un da belirttiği gibi, Francis'in ölümünden bir gün önce Vance ve Francis arasında gerçekleşen son görüşme ikonikti. "Bu bir uzlaşma mıydı? Yoksa bir dünyanın geçip gittiğinin ve bir diğerinin yeniden başladığının kabulü müydü?" diye yazdı Pecknold. "Belki de bunların her ikisiydi ve her iki dünya da Katolik'ti. Bu kesinlikle bir papa ve bir hükümdar imgesiydi- ve bu batı medeniyet düzeninin klasik bir imgesidir."

Bu görüşmenin bir uzlaşmayı temsil edip etmediği henüz belli değil.

Ancak Francis'in liberalizminin artık geride kaldığına şüphe yok. Francis 12 yıllık papalığı boyunca neredeyse her yönden Vatikan II sonrası Katolikliğin yaşayan temsilcisi oldu. İklim değişikliği ve kitlesel göç gibi küreselci liberal önceliklerle, Katolik inancının katı çizgilerini bulanıklaştırmak ya da tamamen silmekten başka bir şey istemeyen bir dünyaya karşı savunmaktan kesinlikle daha fazla ilgilendi. Gerçekten de kendisi, eşcinsel evlilik, kürtajı destekleyen Katolik politikacıların ahlaki duruşu, Katolik geleneği ve öğretisinin kendisi hakkında kesin olmayan veya pervasız yorumlarla bu çizgileri sık sık bulanıklaştırdı. Geleneksel Latin Ayini'ne ve bu ayine ilgi duyan genç, muhafazakâr görüşlü Katoliklere yönelik şiddetli saldırıları Francis'i kilisenin geleceği ile karşı karşıya getirmektedir.

Vance elbette Francis'in liberalizminin reddini temsil ediyor. O ve onun gibiler- ben de dahil; Vance'den bir yıl önce, 2018'de Katolik Kilisesi'ne kabul edildim- Francis gibiler yüzünden değil, onlara rağmen Katolik oluyorlar. Modern yaşamın belirsizliği ve sahteliği arasında sağlam, değişmez ve doğru bir şey arıyorlar. Amerika'da bu yıl Paskalya'da 30.000 ila 40.000 arasında yetişkin Katolik Kilisesi'nde vaftiz edildi.

Fransa'da rekor sayıda kişi vaftiz edildi.

İngiltere'de Katolikler artık Anglikanlardan daha fazla. Bu din değiştirenler, “eşlik etme” ya da “sinodalite” gibi bulanık liberal nostrumlar nedeniyle değil, Katolik inancının sağlam ve değişmez gerçeğine inandıkları için geliyorlar. Birçoğu Francis'in hor gördüğü Geleneksel Latin Ayininden ilham almıştır. Onlar Katolik Kilisesi'nin geleceğidir.

O halde konklav, Katolik Kilisesi'nin yakın geçmişi ile ortaya çıkmakta olan geleceği arasındaki bu mücadelenin gerçekleşeceği savaş alanıdır. Bazı açılardan bu savaş, Batı'da yaşlanan liberal elit ile medeniyetlerini mahvettikleri genç nesiller arasında cereyan eden daha geniş bir mücadelenin parçasıdır.

Dolayısıyla Roma'daki konklav hem Katolik Kilisesi'nin hem de genel olarak Batı'nın geleceği için bir savaş olacak. Bu bir dönüm noktası olabilir ve sonrasında Hristiyanlık altında bir tür kardeşliğe geri dönebilir ya da tamamen başka bir şey, neopagan ve Hristiyanlık karşıtı olabiliriz. Şimdi tüm gözler Roma'ya çevrilmiş durumda çünkü Batı'nın kaderi her zaman İsa'nın Vekili ve Kutsal Makam'a bağlı olmuştur ve olacaktır.

Kaynak: Teh Federalist

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Makalede temsil edilen görüşlerin sorumluluğu yazara aittir, söz konusu yazı ve görüşler Hamaset'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.



DİĞER YAZILAR


Haritalar ile belirlenen sınırların ötesinde

2022 © Tüm hakları saklıdır.